İNSAN, TOPLUM VE GEZEGEN İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER. GELECEĞİ BİRLİKTE ŞEKİLLENDİRELİM.

Gezegenimiz
için!

Mobbingin Görünmeyen Etkileri

Bu yazımızın konusu iş yaşamında giderek daha fazla gündeme gelen bir tehdit: mobbing. Çalışanların sistematik şekilde dışlanması, küçümsenmesi veya baskıya uğraması şeklinde ortaya çıkan bu durum, yalnızca bireyleri değil kurumların sosyal sürdürülebilirliğini de doğrudan etkiliyor. Mobbing, çalışan sağlığını, kurum kültürünü ve verimliliği zedeleyen en ciddi psikososyal risklerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Araştırmaların ortaya koyduğu veriler bu tabloyu netleştiriyor:

 

  • Türkiye’de çalışanların %19’u mobbing mağduru olduğunu belirtiyor (ÇASGEM, 2023).
  • Avrupa Birliği ortalaması %12 (Eurofound, 2022).
  • ILO verilerine göre küresel ölçekte her 5 çalışandan 1’i psikolojik taciz yaşıyor.
  • Mobbinge maruz kalanlarda işten ayrılma ihtimali 4 kat artıyor.
  • Verimlilik kaybı ortalama %30’a kadar çıkıyor.
  • Tükenmişlik sendromu nedeniyle sağlık harcamaları %60 artıyor (WHO, 2022).
  • Mobbingin önlenmesi çalışan bağlılığını %50’ye kadar artırabiliyor, iş gücü devir oranını ise %25 azaltabiliyor.
  • Çalışan sağlığına yapılan her 1 dolarlık yatırım, 2,3 dolar geri dönüş sağlıyor (WHO, 2022).

Sosyal sürdürülebilirlik bakış açısıyla mobbing, üç temel eksende değerlendiriliyor:

 

  • İnsan Hakları Boyutu: Her bireyin işyerinde onurlu, güvenli ve eşit koşullarda çalışması bir insan hakkıdır. Mobbing, bu hakkın ihlalidir. İnsan haklarını temel alan sosyal sürdürülebilirlik yaklaşımı, mobbingi tolere etmez.
  • Adil ve Güvenli Çalışma Koşulları: Sürdürülebilirlik yalnızca çevresel değil, aynı zamanda “insana yakışır iş” yaratmakla ilgilidir. Mobbingin önlenmesi, adaletin ve güvenin hâkim olduğu bir iş ortamı kurmak için temel adımdır.
  • Toplumsal Refah ve İtibar: İşyerinde mobbingin yaygınlaşması sadece çalışanı değil, ailesini, sosyal çevresini ve uzun vadede toplumsal refahı etkiler. Öte yandan, mobbingi önleyen kurumlar hem iç paydaşlar hem de dış paydaşlar nezdinde güvenilirlik kazanır. Bu da sosyal sürdürülebilirlik raporlarında ölçülen en kritik göstergelerden biridir.

Kurumlar açısından mobbing ile mücadele, yalnızca çalışanların huzuru için değil, doğrudan rekabet gücü, denetimlerde başarı ve kurumsal itibar için kritik öneme sahiptir. Çünkü:

 

  • Verimlilik ve Performans: Mobbing nedeniyle düşen motivasyon, iş sonuçlarına doğrudan yansır. Önleyici adımlar sayesinde çalışanların potansiyeli açığa çıkar ve kurum performansı yükselir.
  • Denetimlerde Uyum: Sosyal uygunluk denetimlerinde, çalışan haklarını koruyan politikaların varlığı artık bir tercih değil zorunluluktur. Mobbingi önleyemeyen kurumlar, sadece puan kaybetmekle kalmaz, tedarik zincirinde yerlerini riske atar.
  • İşveren Markası: Günümüz genç yetenekleri, yalnızca maaş ve yan haklara değil, kurum kültürüne ve güvenli bir çalışma ortamına önem veriyor. Mobbing karşıtı güçlü politikalar, yetenek çekmede belirleyici faktör haline geliyor.
  • Kurumsal İtibar: Çalışanlarına sahip çıkan şirketler, müşteriler ve yatırımcılar tarafından daha güvenilir görülüyor. Bu da uzun vadeli iş birliklerinde sürdürülebilir avantaj yaratıyor.
  • Finansal Katkı: Çalışan sağlığı ve refahına yapılan yatırım, somut ekonomik geri dönüş sağlıyor. WHO verilerine göre her 1 dolarlık yatırımın 2,3 dolar geri dönüşü bulunuyor.

Bu nedenle mobbingin önlenmesi, bir “iyi niyet” göstergesi değil, sosyal sürdürülebilirliğin ve kurumsal stratejinin ayrılmaz bir parçasıdır. Çalışanına değer veren kurumlar, sadece bugünü değil, yarının sürdürülebilir başarısını da güvence altına alır.